Uğur Mumcu’yu anmak gazeteciliği savunmak kadar gerçeği savunmaktır. Gerçeği söylemek devrimci bir eylem. Bu yıl da Uğur Mumcu’yu anarak devrimci bir eylem gerçekleştiriyoruz. Sözlerime Uğur MUMCU’nun 1 Mart 1987 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki İmambayıldı yazısıyla devam etmek istiyorum
Her şeyin sahtesi var… Paranın sahtesi var… Tablonun sahtesi var… Altının, gümüşün, elmasın sahteleri var… Var oğlu var!..
Peki dinin ve ideolojinin de sahteleri yok mu? Olmaz olur mu hiç? Var. Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur.
Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez… Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi milyarder.. Yalnızca Türk Lirası ile milyarder değil bunlar, dolar milyarderi, mark milyarderi olmuşlardır birçoğu…
Oh ne kolay.. Çek bir besmele, gelsin paralar… Finans kuruluşları, şirketler ve bu finans kuruluşları ve şirketler aracılığı ile kazanılan milyarlar… Elhamdülillah Müslümanız!… Elhamdülillah milyarderiz!… Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız da tarikatlarda…
Bir üçgen bu… Ticaret, siyaset ve tarikat üçgeni…
Bunlar dindarın sahtecileridir. Zavallı yoksul Müslüman yurttaşların kanlarını emenler de bunlardır. İnanç sömürücüleridir bunlar…
Atatürk’ün laiklik ilkesinin ne kadar yararlı, ne kadar gerekli olduğunu, bu din sahtecileri ortaya çıkınca daha iyi anlıyoruz…
Kim savaşacak bunlarla? Laiklik ilkesi, sahte Atatürkçüler ile sahte Müslümanların aralarında paylaşacakları bir koz değildir.
Atatürkçülüğün ilk koşulu devrimci olmaktır, çağdaş olmaktır, demokrat olmaktır. Öyle ödün siyaseti ile Atatürkçülük olmaz, öyle pazarlıkçı ve uzlaşmacı yaklaşımlar ile lâiklik ilkesi savunulmaz… Yasakçılık ile ise hiç savunulmaz.
Bir yanda sahte Müslümanlar, din tacirleri, inanç sömürücüleri… Bir elleri siyasette, öbür elleri ticarette, ayakları da tarikatlarda dolananlar…
Öte yanda da sahte Atatürkçüler… İşleri geldiği sürece, bu sahte Müslümanlar ile kol kola girip, öpüşenler… Birbirlerine siyasal destek sağlayanlar… Yasakçılıkla, hot-hotçulukla Atatürkçülüklerini kanıtlayacaklarını sananlar…
Müslümanın, kimsesizi ve yoksuluna karşı Atatürkçülük taslayıp gericinin, yobazın iş ve sermaye çevreleri ile içlidışlı olanlarının karşısında da sus-pus olanlar… Bir yanda sahte Atatürkçüler, öbür yanda sahte Müslümanlar…
Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil. Diyerek sözlerini tamamlıyor Mumcu
Evet 36 yılda değişen hiç bir şey yok değil mi ?
Lütfen gerçekleri öğrenme hakkınızı savunun, gazeteciliği savunun ,gazetecileri savunun. Bunu gazeteciler için değil kendiniz için yapın. Aksi halde peşinen yalanı kabul etmiş olursunuz.
Birbirimizin hayatını zora koşmanın değil, daha iyi yapmanın, yardımcı olup yardım almanın zamanıdır dedik 10 paydaşımızla hazırladığımız anma programımızda aydınlanma neferlerimizi saygı ve sevgi ile anıyor hep birlikte “Basın özgürlüğü demokrasinin temelidir.” diyoruz.
Kırklareli Kent Konseyi Başkanı
Dt. Yasemin Açık Ertaş