Yurdumuz kültürel değerler bakımından dünyanın en zengin ülkeleri arasında hatta belki de başında geliyor.Bu topraklarda yüzyıllar boyunca büyük uygarlıklar yaşadı. Bunlar o kadar çeşitlidir ki başka hiçbir ülkede bu kadar üst üste gelmiş geçmiş uygarlık tabakasına rastlamak hemen hemen mümkün değildir. İşte bu özelliğinden dolayı alaka uyandırır ve yılladır soyulur. Türkiyenin kanayan yaralarndan biri olan “tarih soygunculuğu” bir başka deyişle ”eski eser kaçakçılığı” önemli ve Trakya özelinde de mutlak gündemde tutulması gerekli konular Kültürel varlıklarımızı sahiplenmeye, korumaya özendirmenin en etkin silahı bugün yaygın kullanılan tanımıyla medyadır. Bu değerlerimizle görevleri gereği müzeciler, kolleksiyon yapma tutkusunda olan kişiler, define arayıcılar ve antika tüccarları yani kültür varlığı ticareti yapan sektörler değişik açılardan ilgilenirler. Hal böyle olunca bu kadar geniş kapsamlı konuda bazen izinsiz ,gizli kazılar yapılarak bazen de mevcut koleksiyonlardan çalmak suretiyle elde edilen eski eserlerin yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılıp satılması sorununu tek cephede çözümlemek mümkün değildir.
İnsan, tarihi eser ve uyuşturucu kaçakçılığından sonra en çok yapılan kaçakçılık türlerinden biri de biyokaçakçılıktır.
Oysa uluslararası sözleşmelerle ülkelerin sınırları içinde bulunan biyolojik genetik kaynaklar o ülkelerin tasarrufu altındadır. Türkiye, biyolojik çeşitliğin her seviyesinde zengin, farklı ekosistemlere sahip, çok sayıda türü barındırıdığı için hedef durumdadır.
İki önemli genetik merkezin kesişme noktasında bulunan yaşadığımız coğrafya özellikle insanların beslenmesi için önemli çok sayıda gıda ve besininde anavatanıdır.
Gıda, tarım, tıp ,ilaç, çevre, kimya, madencilik ve enerji sektörlerinde kullanılacak kaynak olan soğanlı bitkeler, kültür bitkileri, sürüngenler, kelebekler, böcekler, yerli hayvan ırkları, mikroorganizmalar öncelikle seçilen türler arasındadır ve bugün birçok endemik tür yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Kırklareli Kent Konseyi olarak yaptığımız çalışmalarda kaçakçılığın bilimsel araştırma, ticari ve koleksiyon amaçlı yapıldığını, ilgili kurumlarımızca mücadelenin yıllardır sürdüğünü biliyoruz .Dünya çevre gününün kutlandığı bu haftada hem bu işlerde görevli kurumlarımızda hem de vatandaşlarımızda farkındalık yaratmak için düzenlediğimiz etkinlikte değerli akademisyenlerimiz Prof. Yılmaz Çamlıtepe ve Prof. Ahmet Yaraş tarafından “Tarihi Eser ve Biyoçeşitlilik Kaçakçılığı” konusundaki sunumlarını dikkatle dinledik.