Kırklareli Kent Konseyi İklim Ağı Proje Toplantısı’na Davet Edildi

Kırklareli Kent Konseyi İklim Ağı Proje Toplantısı’na Davet Edildi

Ankara’da düzenlenen “Yerelden Ulusala İklim Ağı Projesi Açılış Toplantısı Programı”na Kırklareli Kent Konseyi adına katılan Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem toplantıda yaptığı sunumda, iklim krizine yol açan faktörlere dikkat çekti.

thumbnail_IMG-20200229-WA0061

26 Şubat 2020 Çarşamba günü, Anadolu Hotels Downtown Ankara’da, Küresel Denge Derneği ve Temiz Enerji Vakfı tarafından “Yerelden Ulusala İklim Ağı Projesi Açılış Toplantısı Programı” düzenlendi. “İklim Mücadelesinde Kent Konseylerinin Rolü”nün tartışıldığı programa; Ankara Kent Konseyi ve Karesi (Balıkesir) Kent Konseyi ile birlikte Kırklareli Kent Konseyi de katılım sağladı.

thumbnail_IMG-20200229-WA0060

Göksal Çidem toplantıda sunum yaptı.

Programda, Kırklareli Kent Konseyi adına katılan Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, Çevre Meclisi ve Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Çalışma Grubu çalışmalarından örnekler verdiği bir sunum yaptı. Çidem konuşmasına, Doç. Dr. Yücel Çağlar’ın, “Varlığı arttıkça çevresine zarar vermeyen tek varlık ormandır. Ne kadar çok olursa olsun yer kaplamaz ağaçlar. Hiçbir şeye engel değildir.” sözleriyle başladı. Çidem yaptığı sunumda, iklim krizine yol açan ormansızlaşmanın yarattığı sonuçlardan örnekler vererek şöyle konuştu: “İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan karbon dioksit emisyonları yaklaşık yüzde 12’dir. (defries, 2016). Ormanların temel fonksiyonu, oksijen üretimi, su kalitesinin iyileştirilmesi, erozyonu önlemesi, karbon yutak alanı olmasıyla birlikte, ormanların flora ve fauna üzerindeki olumlu etkileri ve çevreye önemli katkıları bulunduğu gerçektir. Ormanlara odun deposu olarak bakmamalı. Orman, toprak, mera kaynak değil, varlıktır. Yılda 49 milyar t CO2 atmosfere verilmektedir. 1750-2011 yılları arasındaki kümülatif CO2 emisyonlarının 1,4 trilyon tonunun fosil yakıt kullanımı ve çimento üretiminden, 0,7 trilyon tonunun ise ormansızlaşma ile arazi kullanım değişikliklerinden kaynaklandığı hesaplanmıştır. Ancak günümüzde orman varlıkları üzerine masa başında bölgeyi tanımayanlarca ‘görücü usulü’ hazırlanan enerji ve madencilik projeleri orman, toprak ve su varlıklarını yok etmektedir. Mutlak tarım alanı üzerine termik santral, meralara OSB, ormanlara çimento fabrikası, ovalara duble yol yapılırken, yok olan Ergene ve Ergene’nin yok edeceği Marmara’dır.  Örnekleri çoğaltmak mümkün.

“Halkın istemediği hiçbir projeye onay verilemez”

Planlama aşamasında yerelin görüş ve önerileri alınmamaktadır. Oysa ki bölgede konuyla ilgili faaliyet gösteren kurum, kuruluş, muhtarlık, kooperatif, birlik, vakıf ve derneklerin görüşlerinin alınması, gelecek açısından son derece önemlidir. Çevre mevzuatına göre proje değerlendirilmesinde ‘halkın katılımı’ ilkesi esastır. Halkın istemediği hiçbir projeye, hiçbir yatırıma halka ve doğaya ve de kamu yararına aykırı olarak izin ve onay verilemez.

2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun ‘İlkeler’ başlıklı 3’üncü maddesi ‘a’ fıkrasında;

‘Madde 3 – Çevre korunmasına, iyileştirilmesine ve çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler şunlardır:

a)Başta İdare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliğinin önlenmesi ile görevli olup,  bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.’ ifadeleri yer alır.

Ve yine ‘Bilgi Edinme ve Başvuru Hakkı’ başlıklı 30’uncu maddesinde de;

‘Madde 30- (Değişik madde ve başlığı: 5491 – 26.4.2006 / m.21) Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes, ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir.’ denilmektedir.

“Mücadelemizi kurumsal hale getirmeyi amaçlıyoruz”

İşte bu kapsamda; ÇŞB ve diğer kurum duyurularını günlük takip ediyoruz. Yasa ile korunan orman köylülerimizi, Anayasa’nın 170. maddesi gereği (Orman köylüsünün korunması) kamuoyunu bilgilendiriyoruz. Yasal süre içinde itirazları yapıyoruz. Ankara’da ÇŞB’de yapılan İDK toplantılarına katılıyoruz. ÇED Olumlu veya ÇED Gerekli Değildir kararlarını yargıya taşıyoruz. Köylerde ve şehirde bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Çeşitli etkinlik ve kitlesel basın açıklamaları yapıyoruz. İdari yargıda dava açıyoruz.

Var olma nedenimiz olan doğal varlıklarımızı bize bırakanlar gibi, biz de geleceğe bırakacağız. Seçilerek toplum adına sorumluluk üstlenenlerin, yaşam alanlarını korumaya yönelik yasal ve insani sorumluluklarını yerine getirmeleri için uyarılar yapıyoruz. Kültür ve tabiat varlıklarının tespiti, tescili ve envantere kaydedilmesi için çalışıyoruz. Tüm bunları yaparken, bileşeni olduğumuz Trakya Platformu Bilim ve Hukuk Kurulları’ndan destek ve katkı alıyoruz. Çünkü; Trakya’nın bir bütün olarak ekolojik, kentsel, doğal, çevresel, tarihsel, kültürel değerleriyle birlikte korunması ve gelecek kuşaklara ve zamanlara taşınabilmesi bizlerin yaşamsal varlık sebebi olduğundan, Trakya’nın değerlerinin, varlıklarının talan edilmesine, ranta açılmasına, sağlıklı ve dengeli bir çevre ve kent yaşamının yok edilmesine, zarar görmesine karşı Trakya’da bu kapsamda ayrı ayrı verilen mücadeleyi bütünlüklü sürdürebilmek ve kurumsal hale getirmeyi amaçlıyoruz.” (Kırklareli Kent Konseyi)