Çevre Meclisi Kalker Ocağı’na İtirazını Ankara’da Yineledi

Çevre Meclisi Kalker Ocağı’na İtirazını Ankara’da Yineledi

Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, Kırklareli Merkez İlçesi Koruköy bölgesinde Kalker Ocağı Kapasite Artışı ve Kırma Eleme Tesisi Projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda geçtiğimiz gün yapılan 2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısına katıldı. Çidem toplantıda, tesisin yaratacağı olumsuzlukları bilimsel ve hukuksal verilerle ve delillerle Bakanlığa sundu.

Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “İlimiz Merkez İlçesi Koruköy bölgesinde Kalker Ocağı Kapasite Artışı ve Kırma Eleme Tesisi Projesi için yapılan 2. İDK toplantısında; bölgedeki faaliyetlerin kümülatif değerlendirilmesi gerektiğini, yer altı ve yüzey sularının kirlendiğini, orman varlığının ve bütünlüğünün bozulduğunu, tarım, hayvancılığın ve arıcılığın zarar gördüğünü, buradan geçimlerini sağlayan, yasa ile korunan orman köylülerimizin geçimde acze düştüğünü, Anayasa’nın 170. maddesi gereği (Orman köylüsünün korunması) toz modellemesinin kümülatif etki değerlendirilmesi kapsamında, yeniden değerlendirilmesi  gerektiğini belirttik. Çünkü orman köylerinin ortasında 5 firma 12 poligonda faaliyet göstermesi, bölgedeki doğal ve sosyal yaşamı ciddi boyutta tehdit eder hale gelmiştir.

IMG-20200229-WA0062

Çevre kanununun ilgili maddeleri kapsamında yaptığımız itirazda, ‘2872 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinin (e) bendinde, çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkının esas olduğu, Bakanlık ve yerel yönetimlerin, meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlü oldukları vurgulanmaktadır. Katılım hakkının kullanılması açısından önem taşıyan diğer bir hak da bilgi edinme hakkıdır. Bu nedenle, çevresel karar alma süreçlerinde katılım hakkını bilgi edinme hakkı ile bir arada değerlendirmek gerekmektedir.

2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun ‘İlkeler’ başlıklı 3’üncü maddesi  ‘a’ fıkrasında;

‘Madde 3 – Çevre korunmasına, iyileştirilmesine ve çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler şunlardır:

a)Başta İdare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliğinin önlenmesi ile görevli olup,  bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.’ ifadeleri yer alır.

Yine ‘Bilgi Edinme ve Başvuru Hakkı’ başlıklı 30’uncu maddesinde de;

‘Madde 30 – (Değişik madde ve başlığı: 5491 – 26.4.2006 / m.21) Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir.’ denilmektedir.

ÇED yönetmeliğine ve mevzuata aykırılık teşkil eden Koruköy bölgesinde yapılmak istenen projenin ÇED Yönetmeliği Madde 6 – (4) göre, ‘Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.’ denilmektedir. Çevre kanunu kapsamında hukuksal  itirazlarımızı yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.

Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda bölgemizi ilgilendiren İDK toplantılarının tamamına katılarak destek olan, katkı sunan Bağımsız Tarım Orman Sendikası Yönetim Kurulu’na ve Genel Başkanları Erdal Bayram’a çok teşekkür ediyoruz. Çalışanların mali ve sosyal hakları kapsamında mücadele verirken, yaşam alanları ve yaşam hakkı konusunda da Anayasa’nın 56’ncı maddesi gereği bizlerle birlikte olup, yaşamı savunan BATOÇ-SEN üyelerinin de yerelde gösterdiği duyarlılık, mücadeleye güç katmaktadır.

Birçok konuda mevzuata aykırılık teşkil ettiği bilim ve hukuk adamlarınca değerlendirilen bu projenin ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep eden sunumumuzu yaptıktan sonra, dilekçelerimizi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na   teslim ettik. Sürecin her aşamasını bilimsel ve hukuksal açıdan takip edip, kamuoyumuzu bilgilendirmeye devam edeceğiz.

Dilekçemizde ayrıca, ‘Anayasa 56. Madde, Anayasa 44, 17, 169 ve 170’inci maddeleri, Çevre Kanunu, Orman Kanunu, kamu yararı ilkesi doğrultusunda, telafisi mümkün olmayan sonuçları yaşamamıza fırsat vermeyerek, Istranca ormanlarına kurulması planlanan bilime ve hukuka aykırı projeleri  reddetmenizi, bu projelere ilişkin olarak hiçbir izin ve onay vermemenizi istiyoruz. Bilim ve hukukun uygun bulmadığı projelere olur verildiği takdirde  tüm yasal haklarımızı kullanacağımızı ihbar ve ihtar ediyoruz.’ ifadelerini  özellikle belirttik.

Trakya Platformu bilim ve hukuk kurullarının, bilimsel-hukuksal destek ve katkılarıyla bugüne kadar yürüttüğümüz, yaşamı savunma adına verdiğimiz mücadeleye her platformda, her alanda, her şart ve koşulda devam edeceğiz. Istrancalar’ın nadir ekosisteminin korunması ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma, bugün yaşayan bizlerin sorumluluğudur.” (Kırklareli Kent Konseyi)