Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, Lüleburgaz’ın Ovacık köyündeki hayvancılık tesislerinin neden olduğu kirliliği yerinde inceleyerek, köylülere çevre mücadelesinde destek verdi
Lüleburgaz’a bağlı Ovacık köyündeki bir hayvancılık tesisinin, bıraktığı atıklarla köy merasına zarar verdiği, çevre kirliliği yarattığı iddiaları gündemde yerini korurken, kirlilik nedeniyle hayvancılık yapması imkansız hale gelen köylülerin tepkileri de sürüyor. Son olarak Ovacık Köyü Muhtarlığı, kirliliğin yerinde incelenmesi amacıyla, çevre gönüllülerine çağrıda bulunarak destek istedi. 1 Aralık 2019 Pazar günü gerçekleşen inceleme gezisine Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem de katıldı. Çidem, beraberindeki çevre gönüllüleri ile birlikte köy merasında yaşanan çevre kirliliğine tanık olurken, köylülerin çevre mücadelesine de destek verdi.
“Hayvanlar bataklığa saplanıp kalıyor”
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem şu ifadeleri paylaştı: “Kırklareli Lüleburgaz İlçesi Ovacık Köyü Muhtarlığı’nın daveti üzerine yaşanan çevre kirliliğini yerinde görmek için gittiğimizde, hem gördük hem de kokusunu teneffüs ettik. Gördüklerimiz gelecek adına endişelerimizi arttırdı. Bir de bu işletmelere çiftlik diyorlar. Çiftlik böyle mi olur? Kelime anlamına bakın. Yarattığı kirliliği görünce çiftlik olmadığı anlaşılacaktır. Bunlar yüzlerce binlerce hayvanın kapatılmasıyla endüstriyel hayvancılık tesisleri olmuş. Yarattığı kirlilik ise köylünün hayvanlarını otlattığı merayı, su içtiği hayvan sulama çeşmelerini kirletmiş, meraya hayvan salmak imkansız hale gelmiş. Meraya çıkan hayvanlar Endüstriyel Hayvancılık Tesisi’nin atıkları ile bataklığa saplanıp kalıyor. Bunlar hayvan çiftliği olsa, merayı, meradaki su kaynaklarını yok eder mi?”
Tren yolu tehlike altında
Açıklamasında, köyde bulunan demiryolu hattında, atıkların neden olduğu tehlikeye de dikkat çeken Çidem, “Daha büyük bir tehlike ise, demiryolu boyunca açılmış atık kanalı ve menfezin altında biriken atıklar… Çorlu tren faciası henüz sıcaklığını korurken, onlarca canımızı kaybettiğimiz bu tren yolu yeni tehlikelere açık hale geliyor ki, tren bu menfeze yaklaştığında yavaşlıyor. Neden? Menfezin altı sıvı atıklarla dolu.” ifadelerini kullandı.
Gübreler zehire dönüşüyor
Ergene Nehri’nin ardından bölgedeki dere, toprak ve göletlerin de kirlenmeye başladığını vurgulayan Çidem, “Endüstriyel hayvancılık tesislerindeki hayvanlar kapalı bir ortamda ve toplu olarak yetiştiriliyor. Ancak küçük aile işletmelerinde hayvanlar dışarıda geziyorlar ve dışkıları da tarımsal gübre olarak geri dönüyor. Kapalı ortamdaki hayvanların gübreleri ise bir yerde toplanıyor ve tamamen zehire dönüşüyor. Geçtiğimiz ay Kırklareli’nde bulunan Şeytan Deresi gitti, daha önce de Teke Deresi’nde, şimdi de Ovacık Köyü merasında benzer kirlilik. Kirletenlerle ilgili etkin adli ve idari yaptırımlar uygulanmadığı sürece işimiz çok zor. Ama’sız, fakat’sız, kayıtsız şartsız yaşam alanları toprak, hava, su kirletilmemeli, korunmalıdır. Çünkü biz Ergene’yi kaybettik. Meraları, toprakları da kaybedince nerede yaşayacağız? Trakya’nın can damarı olan Ergene Nehri’nin ardından bölgedeki dere, toprak ve göletler de kokmaya başladı. Artık tuz kokmaya başladı. Bozulan bir şeyi düzeltecek çare vardır. Ama o çare de bozulmuşsa artık yapacak bir şey kalmaz. İlgili, yetkili kim varsa derhal sürece dâhil olmalı, görevlerini yapmalıdır. En kısa sürede kirliliğin önüne geçilerek kalan temiz su kaynaklarının kayıtsız şartsız korunmasını sağlamaları gerekir.” dedi.
“Etkin adli ve idari yaptırımlar hayata geçirilmelidir”
Çidem son olarak yaşam alanlarını koruyup savunmak adına mücadeleye devam edeceklerini vurgulayarak şöyle konuştu: “Anayasa’nın 56. Maddesi; herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu; çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin ise devletin ve vatandaşların ödevi olduğunu ifade eder. Anayasamızın bizlere yüklediği ödevler gereği, Kırklareli Kent Konseyi olarak, Trakya Platformu Bilim ve Hukuk Kurulları’nın destek ve katkılarıyla, yaşam alanlarımızı bugün ve gelecek adına koruyup savunmaya devam edeceğiz. Hayvancılık tesislerinin su kaynaklarına verdiği zararları ilimiz sınırları içerisinde birçok defa gördük. Artık görmek, duymak ve koklamak istemiyoruz. Dünyadaki temiz su kaynaklarının hızla tükendiği bir dönemde, bölgemizdeki temiz su kaynaklarının ve topraklarımızın hızla kirletildiğini görmek gelecek adına endişelerimizi arttırmaktadır. Hayvanların su içemediği bir göleti, çeşmeyi, otlayamadıkları meraları kirletenler hakkında en hızlı şekilde etkin adli ve idari yaptırımlar hayata geçirilmelidir. Hiçbir çıkar ve beklenti gözetmeden samimiyet ve gönüllülük kapsamında yaşamı savunan Lüleburgaz Ovacık köylümüzün yanında olduk, olmaya devam edeceğiz.” (Kırklareli Kent Konseyi)