02 Ekim 2019 tarihinde Vize İlçemiz Soğucak köyü ormanlık alanda kalker faaliyet projesi keşif ve bilirkişi incelemesi için Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi olarak köylümüzün yanında yerimizi aldık.
Anayasa m. 56’ya göre “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak, çevre kirlenmesini önlemek, devletin yükümlüğü, vatandaşların ise ödevidir.”
Anayasa 17. Madde Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
2872 Sayılı Çevre Kanunu Madde 3, e) Çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkı esastır.
Anayasadan ve Kanunlardan doğan haklarımız gereği doğal varlıklarımızı yok eden tehdit eden her projeyi takip etmeye ve kamuoyunu bilgilendirmeye ve farkındalık yaratmaya devam edeceğiz.
Trakya, su, orman ve toprak varlığı ile ülkemizin önemli ve değer taşıyan bir bölümüdür. Dağlarındaki suları, ağaçları, güya sanayi ile gelişim sağlanacağı inancıyla yok edilmektedir. Pirinci, ayçiçeği, üzümü ile tüm tarımsal varlıklar fabrika temelleri ya da atıkları altında kalmaktadır. İstanbul’u berbat etmeyi beceren konut ve sanayi kanseri, Trakya’ yı da kemirmektedir.
Trakya’da son yıllarda taş ocağı faaliyetlerinde önemli artışlar olmuştur. Istranca Dağlarıyla kaplı Kırklareli’ nin biyolojik çeşitliliğin fazla olduğu, deniz, orman, göl, akarsu gibi çok sayıda ekosistemin bir arada bulunduğu bir yöredir. Bu yörede çimento fabrikaları, kalker, mıcır, kil ocakları açılarak bu biyolojik çeşitliliğe büyük zarar verilmektedir. Açılan bu taş ocaklarının ve madenlerin bir çoğu Ergene Havzasını besleyen yer altı sularına zarar vermektedir.
Soğucak Köyünün yanında ki kalker ocaklarında açık ocak işletmesi yöntemi ile üretim işlemleri gerçekleştirilecek. Kalker patlatma yapılarak yerinden sökülecektir. Köyün doğal varlıklarının bulunduğu alanlarda, hayvancılık yaptığı bir alanda yapılması planlanan faaliyette kamu yararı yoktur.
Atalarından bu yana, kendilerini var eden ve hepimizin ortak bir dürtü ile özlem duyduğumuz kendi memleketlerimize, doğduğumuz, yaşadığımız coğrafyaya hissettiğimiz bağlılık şeklinde bir bağlılıkla; köylerine, yurtlarına, topraklarına, tarlalarına, derelerine, dağlarına, ormanlarına, yağmuruna, suyuna, çamuruna; aşkları ile yaşanmışlıkları ile anıları ile dolu yaşam alanlarını oluşturan memleketlerine, bağlılık duymaktadırlar.
Bölgede yaşayanların manevi varlıklarını eksiksiz devam ettirebilmeleri, kendilerini eksik hissetmeden tamlık duygusu içinde manevi yanlarını geliştirebilmelerinin temeli ve devamı öncelikle varlıklarının temeli olan yaşam alanlarının bozulmadan korunmasının sağlanmasına bağlıdır.
Yaşamlarını sürdürdükleri ve kendileri için bir bütün olan, eksildiğinde eksiklik hissedecekleri değerlerin arasında en başta gelen unsurlar; yaşam alanlarındaki peyzaj bütünlük, su, toprak, hava, doğal varlıklardır (1) ki bu hususlar esasında Anayasanın 56.maddesinde açıklanan “sağlık ve çevre hakkı” nın ve bu haklarla bağlantılı olarak “yaşam hakkı” nın kapsamında kalan hususlardır.
Soğucak köylülerinin, evcil ve yaban hayvanlarının yaşadıkları alanlar; aşağıda açıklanacağı üzere çevre kirlenmesine uğrayacaktır. Diğer yandan yaşadıkları alanlarda peyzaj bozulması gerçekleşecektir. 10 Haziran 2003 tarih ve 4881 no.lu kanunla onaylanarak,27 Temmuz 2003 tarih ve 25181 sayılı Resmî Gazete’ de yayınlanan Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nde “insanlar tarafından algılandığı şekliyle, karakteri doğal ve/veya insani unsurların eyleminin ve etkileşiminin sonucu olan bir alan anlamına gelir” şeklinde tanımlanmıştır.
Hava, su, toprak ve orman varlıklarına karşı, talana varan saldırıları önlemek için halkımızın yanında durmaktayız.
Çevre korumacı yargı kararlarının uygulanması, çevre kıyımından en çok halkın zarar gördüğüne onları inandırılmasıyla mümkün olacaktır. Bu yöndeki tüm gönüllü, resmi, profesyonel çabalar desteklenmelidir. Çevre ve kentlerin kıyımına neden olan projelere karşı bilim ve hukuk desteğiyle engelleyici gayretler arttırıldıkça kazanan doğa olacaktır. Sürdürülebilir kalkınma arkasına saklanmış, size aş, iş getiriyoruz diyen aktörler ile yöneticilerin kardeşliği değil, derelerin, ormanların, doğanın kardeşliği için mücadeleye devam sözümüzü yineliyoruz.
Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi
(1) Doğal varlık: Bütün bitki, hayvan, mikroorganizmalar ile bunların yaşama ortamlarını, ,(2872 S.K-M:2)